UNUTKAN AYNA - GÜRSEL KORAT

Edebiyat dünyamız oldukça hareketli son yıllarda. Ancak bu hareketliliğin temeli gerçek edebiyatın gücünden mi çok satanların çevirilerinden mi emin değilim. Ben kendi adıma çok satanlardan uzak durmaya çalışan bir okuyucuyum. seçerek okumaya çalışırken de öncelikli kılavuzum Orhan Kemal, Yunus Nadi, Sait Faik gibi ustaların adına verilen ödülleri almaya hak kazanmış roman ve öyküler oluyor. Kendi adıma şöyle bir mantıkla hareket ediyorum; daha okunacak çok kitap var ama zaman az, o nedenle sanki dünyada çok nadir bulunan bir lezzeti arıyormuş ve onu tadıyormuşcasına okumak istiyorum. Bu seçimi yaparken son iki yılda benim için kılavuz olan iki önemli kriter daha var: İlki Murat Gülsoy ve Ayfer Tunç'un aylık olarak düzenledikleri Diyaloglar, ikincisi ise hayatıma girdiğinden beri edebiyat fenerim olan Nalan Barbarosoğlu. Güzel kitapları okumak için güzel insanlardan tavsiye almak harika bir ayrıcalık. Gelelim Unutkan Ayna'ya. Roman ödül aldığı zaman haberdar olmuştum. Ancak eminim bir çok okuyucu benimle aynı şekilde davranıyor, elimdeki kitaplar bitsin öyle alayım diye aklımın bir kenarına yazmıştım. Yıllar geçti, Gürsel Korat'ın başka bir kitabını okudum, yazarın kalemine hayran kaldım, hatta Yapı Kredi Yayınları'nda düzenlenen bir söyleşisine katıldım ama hâlâ Unutkan Ayna ile yolumu keşiştiremedim. En sonunda geçtiğimiz hafta romanı elime aldım ve neredeyse hiç bırakmadan bir çırpıda okudum. Harika bir roman. Unutkan Ayna - Gürsel Korat Gürsel Korat aynı zamanda bir hoca. Katıldığım söyleşide sunuma hakim oluşu, hitap gücü hocalığından geliyor sanıyorum. Ancak aynı zamanda çok meraklı ve çok titiz olduğu da belli. İnce ince araştırma yapan birisi olduğunu düşünüyorum. Yazdığı konulara detaylıca hakim. Edebiyatını da doğup büyüdüğü toprakların tarihi üzerine oturtmuş. Unutkan Ayna bir Türk yazar için zor bir konuyu ele alıyor: Ermeni tehciri. Eminim çok eleştiri almıştır. Yazarın kendi bloğunda kitabın tanıtımı yer alıyor buradan okuyabilirsiniz. Ayrıca Unutkan Ayna ile ilgili kısa bir röportajda buldum, onu da buradan okuyabilirsiniz. Bu roman uzun zamandır okuduklarım içinde beni en çok etkileyen metinlerden biri oldu. Bir kere hep zihnimin bir kenarına ittiğim, tarafsız kalamadığım bir olayla bir insan olarak yüzleşmemi sağladı. Kurgu olduğunu bilsem de olaylar gerçekten yaşanmış gibiydi. Karakterler uzanıp omuzlarına dokunsam sanki dönüp bana bakacaklar gibi yanı başımdaydı. Anlatıcı dili tarafsız, yansızdı, olaylara her açıdan bakmayı bilmişti. Ne çok uzun, ne çok kısaydı. Hikaye tam tadında anlatılmıştı. Romanın öyle bölümleri vardı ki, benim için başlı başına bir öykü tadındaydı. Oraları ayırdım, aralarına işaretler koydum. Yazarken feyz almayı umuyorum. Ve kesinlikle tavsiye ediyorum. Ayrıca Gürsel Korat'ın bu başarılı kaleminden farklı coğrafyalarda geçen farklı hikayelerde okumak istiyorum. Hatta keşke olsa da Kapadokya'yı onun rehberliğinde turlayabilsem diye düşünüyorum. Keyifli okumalar.