All Posts

Virginia Woolf edebiyat dünyasının tartışmasız en usta kadın yazarlarından biridir. Daha önce hiç duymadığım bir kitabını arkadaşım tavsiyesi üzerine aldım ve okudum, adı : FLUSH . FLUSH 'un yazarı Virginia Woolf yaşadığı dönemin en önemli edebiyat eleştirmenlerinden de biridir. Özellikle "Kendine Ait Bir Oda" edebiyat üzerine yönlendirici makalelerden oluşan en beğendiğim eserlerinden biridir. Ancak bu güçlü kalemin intiharla yaşamına son vermesi ve ardında ona aşık bir ad

Güzel bir kitapla tekrar merhaba, bu defa bir biyografi okudum : SEVGİ SOYSAL YAŞASAYDI AŞIK OLURDUM . Yazarı Erdal Doğan. Everest Yayınları tarafından "Unutulmayan Kadınlar" serisinden çıkan 2002 yılında çıkan bir kitap. Sevgi Soysal'ın yaşam hikayesinin anlatıldığı bu güzel kitap Osman Akınhay'ın ÇOĞUL ZAMANLARIN YAZARI: BİZİM SEVGİ başlıklı bir ön yazısıyla başlıyor. 70 ve 80'lerin güzel gençlerini yad ederken Sevgi Soysal 'ı anlan çok güzel bir sunuş yapıyor. Erdal Doğa

Bugün size önereceğim kitap psikoloji üzerine. Ünlü psikoterapistlerin günlük hayatta yaşadığımız sorunlara nasıl çözümler üreteceği ile ilgili kitabın adı da FREUD BU İŞE NE DERDİ? Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan kitabın yazarı Sarah Tomley. Psikoloji ilginizi çekiyor ama işin akedemisyen tarafında değilseniz sadece genel kültür anlamında bilgi edinmek istiyorsanız bu kitap tam size göre. Psikoloji ile ilgili konular hayatımızın her dakikasında kar

Beni biraz zorlayan değişik bir roman okudum adı DİSKO TOPU . Yazarı gazeteci Ayça Güçlüten. Bu kitabı bana çok yakın bir arkadaşım okumam için ödünç verdi. Okumuş, çok beğenmiş ve benim de beğeneceğimi düşünmüş. Beğendim beğenmesine de aynı zamanda sarsıldım. Gözümün önünden gitmeyen sahnelerle günlerdir uğraşıyorum. DİSKO TOPU beni etkiledi. Bir süre de bu etkiyle baş etmem gerekecek. Yazar Ayça Güçlüten’den okuduğum ilk romandı DİSKO TOPU. Yazarın ise 3.romanıymış. Anlat

Siz de benim gibi yazmak istiyor ama yazacak konu bulmak da zorlanıyorsanız işte size YAZMAK İSTEYENLER İÇİN KİTAP ÖNERİLERİ . Bu tarz kitaplara zaman zaman yer vermek istiyorum çünkü hem eğlenceliler hem de çok faydalı. Yazar olmak şimdiye kadar okuduklarımdan kendimce çıkarttıklarıma göre aslında çok da zor değil. Eğer siz zaten aklınızdan geçenleri hemen bir kağıt kaleme sarılıp dökme eğilimindeyseniz yola çıkmışsınızdır. Ya da benim şimdi yaptığım gibi bilgisayar ekranın

EN UZAĞINDAN UNUTUŞUN Peride Celal'in Deli Aşk romanı sayesinde tanıdığım Patrick Modiano dan okuduğum ilk roman. Aslında uzun bir öykü gibi. 135 sayfalık kısa bir roman. Ancak oldukça yoğun ve etkileyici bir dile sahip. Zaman zaman öykü, zaman zaman da roman okuyorum. Şiir konusunda da kendimi beslemek istesem de şiir tüm edebiyat türlerinin en tepe noktası gibi geliyor bana. İyice beslenip dolmadıktan sonra şiiri anlamak, anlamlandırmak biraz daha zor sanki. Ancak bu eksik

DELİ AŞK ROMANI ve Peride Celal benim için Türk Edebiyatı okumalarımda bir dönüm noktası oldu desem yalan olmaz. Peride Celal'in eserleriyle tanıştıktan sonra, nasıl söylesem, bir gururla doldu içim. Neden mi? Çünkü kadınım... çünkü onunla aynı ülkede doğdum, yaşıyorum. DELİ AŞK ROMANI na gelince, her okuyucu benimle aynı etkileşimi belki yaşamayacak ama, tek kelimeyle etkileyiciydi. Bunun bir kaç nedeni var elbet. Öncelikle cesur bir hikaye anlatıyor. Kocasına aşık genç, va

SPUTNİK SEVGİLİM 'i Murakami'yi merak ettiğim için okudumUzun zamandır Haruki Murakami okumak istiyordum ve beş yüz sayfalar gözümü korkutuyordu itiraf etmeliyim. Sonra semt kütüphanesinde SPUTNİK SEVGİLİM romanını buldum. Görevli siz bundan başlayın diye öneride bulununca aldım ve hızlı bir şekilde okudum. Roman 224 sayfa olduğu için neredeyse bir gün içinde bitebilecek tarzda olduğunu belirteyim. SPUTNİK SEVGİLİM ile Murakami okumaya başlamakla iyi mi ettim şüpheliyim. Ne

Kızıl 'dan Stefan Zweig 'in kaleminden bir alıntıyla başlamak istiyorum yazıma... "Sonbahar havası göz açtırmıyordu. İğne gibi batan bir sağanak aralıksız çağıldıyor, boz renge dönüşmüş ağaçların titreşen kurumuş son yapraklarını sürükleyip götürüyor, bütün yağmur oluklarından gümbür gümbür iniyor ve hüzne bürünmüş göğü milyonlarca kurşuni damara ayırıyordu. Rüzgâr, bazen dalganan bir bez gibi yağmuru önüne katıyor, duvarlara doğru şaklatarak savuruyor ve şemsiyeleri kırıyord

Edebiyat dünyamız oldukça hareketli son yıllarda. Ancak bu hareketliliğin temeli gerçek edebiyatın gücünden mi çok satanların çevirilerinden mi emin değilim. Ben kendi adıma çok satanlardan uzak durmaya çalışan bir okuyucuyum. seçerek okumaya çalışırken de öncelikli kılavuzum Orhan Kemal, Yunus Nadi, Sait Faik gibi ustaların adına verilen ödülleri almaya hak kazanmış roman ve öyküler oluyor. Kendi adıma şöyle bir mantıkla hareket ediyorum; daha okunacak çok kitap var ama zama

Benim gibi binlerce anne olduğunu biliyorum, çocuklarının geleceğiyle ilgili kaygılı ama güzel şeyler yapmaya çalışırken farkında olmadan hatalara düşen... YETENEKLİ ÇOCUĞUN DRAMI elime öyle bir zamanda geçti ki sanki bir psikoloji öğrencisi gibi okumaya, okuduklarım hakkında örneklerle düşünmeye ve itiraf edeyim zaman zaman gözyaşları içinde sanki bir seansta boşalma yaşıyormuşcasına okudum. YETENEKLİ ÇOCUĞUN DRAMI NE ANLATIYOR? Önce kendi durumumu özetliyeyim sonra da bu

https://www.youtube.com/watch?v=RMoh0LhH8Is     FANTASTİK HİKÂYELER MAKİNESİ küçük kızımla birlikte izlediğimiz, İş Sanat Çocuk tarafından sunulan çok keyifli bir tiyatro oyunuydu. Gerçi oyun şimdi on üç yaşında olan küçük kızımın izleme sınırı altında kaldıysa da, akıcılığı ve oyuncularının başarısıyla beni zorda bırakmadı. Neden zorda bırakmadı diyorum, bileti aldığımda kızımın bana ilk sorduğu soru; " anne bu çocuk oyunu değil, değil mi ?" olmuştu. Bu yaşlarda çocuklar

https://youtu.be/O7hHnOZzv8s   GELİN TANIŞ OLALIM , dün akşam keyifle izlediğimiz ve seksen dakikanın saniye hızıyla tüketildiği çok etkileyici bir dinleti olmuş. Dinleti dedim ama oyuncu Fırat Tanış'ın vücut dilini kullanmasıyla aslında tek kişilik bir tiyatro oyunu aynı zamanda.   Bizim şansızlığımız oyunu Leyla Gencer Salonu'nda balkonda izlemek oldu, çünkü oyuncu sahnenin köşesine gelip oturduğunda onu görebilmek için ayağa kalkmamız gerekiyordu ki bu da mümkün deği

Şehirlere Alışamadı ... Sabahattin Ali'nin şehirleri , dedim ama aslında serginin ismi SEHİRLERE ALIŞAMADI. Kruatör Sevengül Sönmez'in rehberliğinde geçtiğimiz cuma akşamı bu güzel sergiyi gezme fırsatı bulduk. İstanbul'un göbeğinde, Taksim'de, Yapı Kredi Yayınları'nın yenilenen binasında yer alıyor sergi. Yenilenen binanın ikinci katı belirli süreçlerle yenilenen sergilere ev sahipliği yapıyor. Sabahattin Ali'nin hayatı boyunca bulunduğu şehirleri rehber alarak hazırlanan s

https://www.youtube.com/watch?v=bPw6miTOixE SUYUN SESİ / THE SHAPE OF WATER filmini uzun zamandır izlemek istiyordum. Vizyona iki hafta önce girdi ama çok uzun zamandır internette yayındaydı. Film yaklaşık iki saat sürüyor ancak zamanın nasıl geçtiğini anlamadan kendini izletiyor. Başarılı bir senaryo, iyi bir yönetmen ve sağlam oyunculuklar var. Ancak yine de on beş dalda oscar adaylığı denilince, en azından ben, daha etkileyici bir film bekliyordum. SUYUN SESİ / THE SHAP

BÜYÜMENİN TÜRKÇE TARİHİ Murathan Mungan'ın seçtiği öyküler arasından hazırlanmış. Seçkinin en güzel yanı her bir öykü için günümüz öykücülerinin birer ön yazısının bulunması. Bu ön yazıda öykücülerimiz sundukları öykünün onların büyümeleri sürecindeki etkilerini anlatırken, her bir öykü için de güzel bir girizgah hazırlamış oluyorlar. ÖYKÜ SEÇKİLERİ HER ZAMAN İLK TERCİHİMDİR... BÜYÜMENİN TÜRKÇE TARİHİ öykü seçkisini sahaftan almıştım. Hatta kapak içinde ilk sahibinin ismi

https://www.youtube.com/watch?v=elqNTnm3ePM PARAMPARÇA bu sezon İstanbul Film Ekimi'ndeki en iyi filmlerden biriydi. Bir insanlık dramının izleyici düşündürecek şekilde nasıl görselliğe dönüştürüleceğinin bana göre en iyi örneklerinden biriydi. Fatih Akın bir röportajında PARAMPARÇA ile ilgili Daine Kruger olmasaydı filmin yeterince iyi olmayacağını söylemiş. Gerçekten etkileyici bir oyunculuk izledik. Ancak bütünsel olarak bakıldığında da bu işte her şey yerli yerindeydi.

https://www.youtube.com/watch?v=N-hyXVxNNjM AİLE ARASINDA harika bir komedi filmi bana göre. Evet izleyeli epeyce bir zaman oldu ama neler izledim bölümüne eklemesem olmazdı. Öncelikle günümüzde bir furya haline gelen karakter komedilerinin dışında bir komedi filmi izledim. Senaryo ve oyuncular harikaydı, espriler incelikliydi. Gerçi şunu da belirtmeden edemeyeceğim filme biri 18 diğeri 13 yaşında iki kızımla birlikte gittik, yapılan esprilere gülme oranı yaş ile ters orant

https://www.youtube.com/watch?v=QMyKB1R4egc   KUTSAL GEYİĞİN ÖLÜMÜ , yönetmen Yorgos Lanthimos'dan izlediğim ilk filmdi. (Hakkında bilgi için   Yórgos Lánthimos  ) İstanbul'da Film Ekimi kapsamında yer alan filmler içindeydi ancak o bir iki haftalık süreçte eğer lale kart sahibi de değilseniz bilet bulmak biraz güç oluyor. Dolayısıyla izlemek istememe rağmen kaçırmıştım. Ancak bir kaç yıldır güzel bir girişim var: BAŞKA SİNEMA. Bu oluşumda anlaşmalı oldukları bir kaç salond

Deprem doğal afetlerin en acımasızı. Depremi önceden bilmek mümkün mü?  17 Ağustos depremini kucağında henüz beş aylık olan bebeği ile yaşamış biri olarak hep bu soruyu sordum durdum. Biz şanslıydık. İstanbul'da yaşadığımız semt zemin bakımından en güvenli yerlerden biriydi ama o gece kanepe uyuyakalan eşimin uyanmaya çalışırken "Bu trenin bizim evimizde ne işi var" diyerek rüya ile gerçek arasına sıkışıp kalmış olan his durumu hafızamdan hiç silinmiyor. Tabii günlerce hatta